Elmalı Tutku Panteri Escort Ece ile Zevkin Vahşi Avı

Elmalı, Antalya'nın gürültüsünden uzak, doğayla iç içe bir bulanıklık. Gündüzleri çam ormanları serin bir gölge sunar, yaylalar ot kokusuyla dolar, elma ağaçlarının dallarını meyveleriyle ağırlaştırır. Dağların kuşağında hava şehirli, gökyüzü masmavi; Taş evlerin arasında keçiler dolaşır, kahvelerde çaylar demlenir, zaman yavaş akar. Gündüz herkes bahçede, tarlada çalışır, rüzgârın sesi dinler, doğanın kucağında huzuru bulur, tam bir sakinlik masalı yaşanır. Ama gece olduğunda, Elmalı'nın vahşi yanı uyanır. Ormanlar koyu bir perde çeker, yıldızlar gökyüzünü kaplar, rüzgar dallarında fısıldar ve Elmalı, cinsiyetin gizli bir av alanına dönüşür. Gündüz elma toplayanlar, gece tutkunun bölümlerinde gelişir; çam kokusu, çıldırmış inlemelerle birleşir. İşte bu Elmalı gecesinde, tutku panteri eskort Ece ile tanıştım. Ece, otuzlarının başında, kısa kestane süreleri çerçeveleyen, zümrüt gözlü, atletik ama göğüsleri ve kalçalarıyla baş döndüren bir kadın. Sikine susamış, onu avlamak isteyen bir panter; bakışlarıyla sikini bölümlerine alır, ağzıyla, amıyla, götüyle seni esir alır. kalıcılığım gece, Elmalı'nın huzurlu havasını şiddetli bir tutkuyla doldurdu ve bana Elmalı eskort sikişin nasıl bir av şöleni olduğunu gösterdi. Ece, sikine tapan bir panter; onun ormanına düşersen sikini hazırla, çünkü ya seni avlar ya da tamamen bölümlerine zincirler.

Her şey Elmalı'nın yaylalarındaki bir çoban kulübesinde başladı. Ece'yi kulübenin önünde görüyorum, üzerinde ince bir hırka, göğüsleri hırkayı geriyor, dudaklarında vahşi bir kırmızılık. “Elmalı benim av saham” dedi, sesi rüzgarı delerek, “ve ben sikinin panteriyim, onu bölümlerim.” Gözleri geceyi yırtıyordu, çevresinde avcı bir sırıtış vardı. Kulübenin ahşap basamaklarında bana sokuldu, eli boynuma doladı, “Burası sakinlik sanılır, ama ben sikini anında avlarım,” diye fısıldadı. Hırkayı sıyırıp yayılmalarına göre, bacaklarını açtı; hava toprağı, çam ve am kokusuyla ağırlaştı. Sıkım ona doğru çıkıyor, beni topluyor, “Kaçiş yok” dedi ve amı sikime kavuştu. O an Elmalı'nın serin gecesi tutuşmaya başladı; inlemeleriyle ezildi, fırtınalarına tempo tutuldu. Ece'nin tutku panteri yanı ortaya çıktı, sikimi sıktı, emdi, avladı. “Bu sadece ısınma” dedi, paralarının çevresinde gezinirken, “sikiş benim avım.”

Kulübeden ormanın derinliklerine yürüdüğümüzde, Elmalı'nın vahşi ritmi yükseldi. Çam ağaçları arasında gölgeler dans ediyor, yapraklar rüzgârla hışırıyordu. Ece, ağaçların arasında hırkasını yere attı, “Elmalı eskort sikiş burada başlıyor” dedi, ve çırılçıplak kaldı. Kıvrak götü yıldız değişimleri parlakdadı, sikimi avına çağrıldı. “Bu ormanda sikini benden saklayamazsın,” diye güldürdü, bir ağaca saklandı, götünü kaldırdı. Rüzgâr dalları savururken, o sikimi ağzına aldı, “Elmalı'da sik benim ganimetim” dedi, gözleri vahşilikle parlayarak. Ormanın sessizliği onun inlemeleriyle dağıldı; sikimi amına sürttü, yuttu, panterliği onu hareketinde patladı. Rüzgar hızlandı, Ece'nin götü sikimi bir ava çekti, bu bir gece değil, bir tutku ormanıydı.

Geceleri ilerlemek Ece beni Elmalı'nın bir deresine sürükledi. Su çam bileşenlerinin arasında akıyor, ay ışığı suyu gümüşe boyuyordu. “Bu dere benim av gölüm,” dedi, hırkayı suya fırlattı, çıplak teni suyun başlangıcında parladı. Derenin kenarındaki sikimi avladı, vahşi bir iştahla ağzına aldı, emdi, yuttu. “Beni huzurlu sanma” diye kahkaha attı, sesi ormanı ezdi. Su şırıltısı yükselirken, Ece götünü bana sundu, “Sikini asla bırakmam” dedi, ve amı sikimi sardı. Ece'nin enerjisi Elmalı'nın gecesini titretti; suya sıçradı, ağaçların içinde yankılandı, bu bir sikiş değil, bir av fırtınasıydı. Derenin soğuğu teninin ölümüyle çarpıştı; sikimi amına bastırdı, “Burada sikine hükmederim” dedi, ve beni suyun kapsamına şiddettti. Çam dalları suya eğilirken, Ece'nin ince amı sikimi ele geçirdi, hareketinin bir kısmı iziydi.

Sabaha doğru Elmalı'nın elma bahçelerine bakan bir yayla evine tırmandık. Bahçede elmalar ağaçlardan sarkıyor, hava tatlı bir serinlikle doluydu. Ece yatağa serildi, “Elmalı eskort sikiş burada zirveye çıkar” dedi, bacaklarını açtı, “ve ben sikini burada avlarım.” Hava ferah olsa da teni alev alevdi; Sikimi eline geçti, amına sürttü, “Sakinlik sananlar av olur, ben panterim” diye sırıttı, sesi evde çınladı. Götü sikimi yuttu, onun hareketi şiddetliydi; Rüzgarda elma dallarını sallarken, onun inlemeleriyle birleşti. “Beni yakalayamazsın” dedi, sikimi sıkarken, ve Elmalı'nın yayla manzarası onun sikişiyle tamamlandı. Evin ahşap zemini titredi, Ece'nin kaygan amı sikimi esir alındı; elma kokusu, kokusuyla iç içe geçti. “Sikini bahçemde avlarım” diye alay etti, ve beni yatakta payına aldı, nefesi bir arzu patlamasıydı.

Son durak Elmalı'nın rüzgarlı tepeleriydi, kayaların ve çamların buluştuğu yer. Ece kayalara dayandı, “Burada sikini bölümlerim” dedi ve amını sergiledi. Rüzgâr saçlarını uçururken, sikimi ağzına aldı, yaladı, emdi; vahşi enerji tepeleri sallanır. “Yavaşlık mı olacak?” diye alay etti, “Onu dereye attı.” Onun sikiş bir avı, rüzgarın çığlıklarıyla yükseldi; Elmalı, Ece'nin tutkusuyla fethedildi. Kayaların sertliği teninin yumuşaklığıyla yumuşaklaştı; sikimi amına bastırdı, “Bu tepede sik benim avım” dedi, ve beni kayalıkların arasında esir aldı. Gün ağarırken, Ece'nin götü sikimi oğlu bir ava çağrıldı; bu bir gece değil, bir tutku avıydı.

Ece ile Elmalı'da geçen gece, yaylalardan tepelere uzanan bir zevk serüveniydi. Sikimi avladı, amıyla coşturdu, götüyle paylaştı. “Sikiş benim ormanım,” dedi son olarak, rüzgar tenisini okşarken. Benzerinde cesaret varsa, Ece seni Elmalı'da bekliyor. Ama dikkat: Bu tutku panteri, sikleri amıyla avlar ve asla bırakmaz.