Elmalı Escort Ceren ile Sikişin Toros Yangını

Elmalı, Antalya’nın Toros Dağları’na yaslanmış, serin ve bereketli bir kasabası. Gündüzleri, elma bahçeleri tatlı bir kokuyla dolar, yaylalar çam ağaçlarıyla çevrilir, sokaklarda köylüler keçi çanlarıyla dolaşır. Hava temiz, gökyüzü berraktır, doğa her yanı sarmalar; burası tam bir sığınak. Gündüz elma toplayanlar, yaylalarda piknik yapanlar, köy kahvelerinde çay içenler görülür; hayat burada yavaş akar, Toroslar huzuru fısıldar. Ama güneş batıp gece çöktüğünde, Elmalı’nın dinginliği başka bir renge bürünür. Çam ağaçları gölgelenir, elma kokusu ter ve tutkuyla karışır, kasaba sexin Toros kaynaklı bir yangınına dönüşür. Gündüz yaylada uyuklayanlar, gece zevkin peşinde uyanır; rüzgârın uğultusu, azgın inlemelerle birleşir. İşte bu Elmalı gecesinde, yarrak hastası escort Ceren ile tanıştım. Ceren, yirmilerinin ortasında, kısa kestane saçları rüzgârda dalgalanan, esmer tenli, ince belli ama kalçaları ve göğüsleriyle çıldıran bir kadın. Sikine düşkün, her an onu avlamak isteyen bir Toros kızı; seni bakışlarıyla çeker, ağzıyla, amıyla, götüyle sikini ateşe atar. Onunla geçirdiğim gece, Elmalı’nın serin havasını tutkuyla doldurdu ve bana Elmalı Escort sikişin nasıl bir Toros yangını olduğunu öğretti. Ceren, sikine tapınan bir yarrak hastası; onun yaylalarına düşersen sikini hazır tut, çünkü ya seni uçurur ya da küllerinde bırakır.

O gece her şey bir elma bahçesinin gölgesinde başladı. Ceren’i ağaçların arasında gördüm, üzerinde kısa bir etek ve dar bir gömlek, göğüsleri gömleği zorluyor, dudaklarında elma kırmızısı bir parlaklık. “Elmalı benim sikiş tarlam,” dedi, sesi rüzgârı yutarak, “ve ben yarrak hastasıyım, sikini yakarım.” Gözleri Toroslar’ın yeşiline meydan okuyordu, vahşi bir gülümseme yüzünden eksik olmuyordu. Bahçenin serinliğinde bana yaklaştı, elini koluma koydu, “Burası huzur sanılır, ama ben sikini anında alırım,” diye fısıldadı. Eteği sıyırıp çimlere yayıldı, bacaklarını açtı; hava elma, ter ve am kokusuyla doldu. Sikim ona çekildi, eliyle beni yakaladı, “Ateşe hazır ol,” dedi, ve amı sikime değdi. O an Elmalı’nın serin gecesi tutuştu; ağaçlar sallandı, yapraklar inlemelerine karıştı. Ceren’in yarrak hastası yanı ortaya çıktı, sikimi sıktı, emdi, oynadı, diliyle bir yangın başlattı. “Bu sadece kıvılcım,” dedi, dudakları sikimin ucunda gezinirken, “sikiş benim yangınım.”

Yayla yoluna çıktığımızda, Elmalı’nın ritmi hızlandı. Çam ağaçları arasında ay ışığı patikaları aydınlatıyordu, rüzgâr dallarda ıslık çalıyordu. Ceren, yol kenarında kalçalarını salladı, “Elmalı Escort sikiş burada alevlenir,” dedi, ve gömleği yere attı. Dolgun götü ay ışığında parlıyordu, sikimi bir ateşe çağırıyordu. “Bu yaylada sikini benden kurtaramazsın,” diye güldü, bir kayaya yaslandı, götünü havaya kaldırdı. Rüzgâr eserken, o sikimi eline aldı, “Elmalı’da sik benim,” dedi, gözleri azgınlıkla parlayarak. Gecenin sessizliği, onun inlemeleriyle doldu; sikimi sıktı, amına sürdü, yarrak hastası olduğunu her hareketiyle kanıtladı. Çam iğneleri yere dökülürken, Ceren’in götü sikimi bir dansa çekti. Bu bir gece değildi, bir sikiş kasırgasıydı; rüzgâr tempo tuttu, Toroslar sahneyi izledi.

Gece ilerledikçe Ceren beni bir yayla evine götürdü. Elmalı’nın ışıkları uzaktan kaybolmuş, evin etrafını çamlar sarmıştı. “Bu ev benim sikiş mabedim,” dedi, eteği rüzgâra attı, çıplak bedeni ay ışığında bronz bir alev gibi parladı. Çam kokusu havadayken, Ceren sikimi avladı, yarrak hastası bir açlıkla ağzına aldı, emdi, yaladı, dişleriyle hafifçe ısırdı. “Beni köylü sanma,” diye kahkaha attı, sesi evin tahtalarını titreterek, “ben Toros’un ateşiyim.” Evde her sikiş bir dalga gibiydi, her nefesi sikimi daha çok istedi. Götünü pencere kenarına yasladı, “Sikini bırakmam,” dedi, ve amı sikimi sardı, sıkı ve sıcak. Ceren’in enerjisi Elmalı’nın gecesini bir yangına çevirdi; tahtalar gıcırdadı, rüzgâr inlemelerine eşlik etti. Yere yayıldık, terimiz ahşaba karıştı, Ceren sikimi amından çıkarıp götüne kaydırdı, “Bu gece bitmez,” dedi, ve beni içine aldı. Bu bir sikiş değil, tam bir Toros ateşiydi; doğa onun azgınlığına boyun eğdi.

Sabaha doğru Elmalı’nın tepelerine, bir çam ormanının rosyj

Sabaha doğru Elmalı’nın tepelerine, bir çam ormanına çıktık. Ceren ağaçların arasına oturdu, “Elmalı Escort sikiş burada zirveye çıkar,” dedi, bacaklarını açtı, “ve ben sikini burada kavururum.” Hava serin, çam kokusu havayı dolduruyordu ama Ceren’in teni yanıyordu; sikimi eline aldı, amına sürdü, “Huzuru unut, ben yarrak hastasıyım,” diye güldü, sesi ormanda yankılandı. Götü sikimi çağırdı, bir ağaca yaslandı, her hareketi vahşi ve ritmikti; rüzgâr onun inlemeleriyle doldu, dallar onun çığlıklarına tempo tuttu. “Beni söndüremezsin,” dedi, sikimi sıkarken, ve bir kez daha amına aldı, sonra götüne kaydırdı, sırayla her yerini bana sundu. Elmalı’nın manzarası, Ceren’in sikişiyle bir yangına dönüştü; çam kokusu bile onun ateşini bastıramadı.

Son durak, Elmalı’nın gizli bir şelalesiydi, suyun kayalara çarptığı, kimsenin bilmediği bir yer. Ceren kayalara tırmandı, “Burada sikini ateşe veririm,” dedi, ve amını açtı. Rüzgâr saçlarını savururken, sikimi ağzına aldı, yaladı, emdi, diliyle bir serenat çaldı; yarrak hastası enerjisi kayalıkları titretti. “Yavaşlık mı istiyorsun?” diye alay etti, “Onu şelaleye attım.” Çimlere yayıldık, su ayaklarımızı ıslatırken, Ceren sikimi amına aldı, hızlandı, inlemeleri şelaleyi bastırdı. Götünü bana sundu, “Bitirelim,” dedi, ve sikim içindeyken çığlık attı. Her sikiş bir zaferdi, her su damlası onun ritmine uydu; Elmalı, Ceren’in azgınlığıyla yeniden şekillendi.

Ceren ile Elmalı’da geçen gece, bahçelerden şelalelere, yaylalardan ormanlara uzanan bir zevk yangınıydı. Sikimi avladı, amıyla tutuşturdu, götüyle çıldırttı, her anını bir ateşe çevirdi. “Sikiş benim krallığım,” dedi son olarak, dudakları ıslak ve rüzgârla titrerken. Sikinde cesaret varsa, Ceren seni bekliyor. Ama dikkat: Bu Elmalı yarrak hastası escort, sikleri amıyla Toros’un küllerine hapseder.